Benlik ikame bir semptomdur

Bilinç, dansıyla bilinçdışının ezgilerini fısıldar. Dans, müziğin kokusudur. Müzikten yayılır. Dansa anlamını veren, müziğin ritmidir. Terapistler kulaklarını danışandaki bu gizli ezgiyi duyabilmek için eğitir. Gündelik duyuşun ötesindedir bu. Terapist de danışanı, ona kendini dayatan müziğe karşı eğitmeyi amaçlar. Danışan bu sayede kendi orkestrasının şefiyle tanışma fırsatını yakalar. Danışanın ego kapasitesi zenginleştiğinde de, ona dayatılanı değil, kendi arzuladığı ritimleri talep ederek, danışan arzu ettiği dansı sergilemeye cesaret eder. Danışan kulaklarını müziğine kapatmaktan, kendi dansını talep etmeye doğru bir yolculuğa başlar.

Semptom öznedeki çatışmanın izidir. Çatışma bir arzuyu imler. Arzu ise bir eksikliği… Öznedeki bu eksik daima telafisini arar. (“Bir semptomun oluşumu, olmayan başka bir şeyin yerine konan bir şeydir [ikamedir].”) (Freud, 1999, s.315). Semptom soruya bürünmüş bir cevaptır. Kendimizi tanımak konusunda büyük bir zenginlik içerir. Bilinç için bir soru, bilinçdışı içinse bir cevaptır. Konuşur. Ancak sözleri daima eksiktir. Sözlerinde dile taşıyamadığı bir boşlukla konuşur. Aslında bir boşluğu doldurmak üzere konuşur. Ve bu boşluk olarak konuşur. Benlik, dikişlenemeyen bu boşluğun semptomudur.

Klinik Psikolog Haşim Vergili

KAYNAKÇA

Freud, S. 1999, Psikanalize Giriş Dersleri (Çev: Budak, S), 4. Baskı, Öteki Psikoloji

Yayınları, Ankara.

Diğer yazılarımız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir