Bakışın altında eksilen insan

Bakış, sadece gördüğümüz bir şey değil; daha çok, bizi gözetleyen ve huzursuz eden, varlığını
hissettiğimiz ama tam olarak yakalayamadığımız bir olgudur. Klinik ortamda bu, danışanın bir
başkasının bakışı altında kendisini nasıl gördüğü ve bu bakışın onda nasıl bir eksiklik hissi
yarattığıyla ilgilidir. Bakış, burada bir anlamda bir tuzaktır: Danışan, kendisini tamamlanmış bir
bütün olarak görmeyi arzular ama bakış, her seferinde bu bütünlüğü parçalar.


Terapi odasında, danışan farkında olmadan sürekli olarak terapistin bakışını okur. “Beni yargılıyor
mu?”, “Gerçekten ilgileniyor mu?” gibi sorular, aslında bu eksiklik hissinin işaretleridir. İlginç olan,
bu bakışın yarattığı boşluğun hiçbir zaman tamamen doldurulamamasıdır. Danışan, terapistin
bakışında bir tür eksiklik algılar ve bu eksiklik, onun arzusunu canlı tutar. Tam da bu yüzden, terapiodasında söylenmeyenler, yarım kalan cümleler ve bakışların yönü, söylenenlerden daha fazla anlam taşır.
Bu bağlamda, bakışın yarattığı boşluk aktarım sürecinde belirginleşir. Danışan, farkında olmadan
terapistin bakışına geçmişteki önemli figürlerin bakışını yükler. Örneğin, çocukluğunda sürekli onay bekleyen biri, terapistin en ufak bir sessizliğini bile reddedilme olarak algılayabilir. Burada dikkatçekici olan, terapistin gerçekte ne düşündüğünden çok, danışanın bu bakışta ne gördüğüdür. Yanimesele, bakışın kendisi değil, onun yarattığı boşluktur.


Peki, klinikte; nevrotik danışanlarla, bu boşlukla nasıl çalışırız? Öncelikle, bu boşluğu kapatmaya
çalışmayız. Çünkü bakışın yarattığı eksiklik, danışanın arzusunu şekillendiren bir motor gibidir. Bu
yüzden, terapistin amacı danışanın bu eksikliği fark etmesini ve onun etrafında dolanmasını
sağlamaktır. Bakışın ardındaki boşluk, hem danışanın arzusunun kaynağı hem de onun asla
tamamlanamayacak olmasının garantisidir.


Sonuç olarak, terapi sürecinde bakışın yarattığı boşluk, danışanın kendi eksikliğiyle yüzleşmesini ve
arzusunun peşinden gitmesini sağlar. Tam da bu yüzden, bu boşluk korkutucu olduğu kadar
üreticidir de: Eksik olduğumuzu kabul ettiğimizde, arzu etmeye devam edebiliriz.

Diğer yazılarımız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir